Author: ozkancol

by ozkancol ozkancol Yorum yapılmamış

Yeni Nesil Hayvan Altlığı SRN-Animal

DMRSÜREN Kimya ltd.şti nin yüksek teknolojiye sahip makinelerle yüzde yüz doğal olarak üretip satışa sunmuş olduğu SRN-Animal, doğal mineraller olan kaolin ve zeolitten üretilmektedir. Aynı zamanda hayvan yem katkısı olarak kullanılabilen bu doğal mineraller sayesinde  hayvanlarınız yüksek refaha kavuşurken, kümes ve ahırlarınız çok daha güvenli, çevreye daha az koku ve gaz yayar hale gelmektedir.

SRN-Animal Doğal Altlığın Faydaları

  • Yüksek amonyak tutucu özelliği ile ahır ve kümeslerdeki hoş olmayan ve istenmeyen kokuları giderir.
  • Zararlı gaz oluşumunu azaltarak çevreye yayılmasını ve etkilerini azaltır, hayvanların yaşam şartları ile birlikte bakım personelinin çalışma şartlarını da iyileştirir, temizlik ve taşıma için gerekli işgücünü azaltır.
  • Kümes hayvanları tarafından altlık içerisinden eşelenerek yenmesi durumunda yem katkı malzemesi etkisi görerek hayvanların büyümelerine, yemden faydalanmalarına ve güçlenmelerine katkı sağlar.
  • Doğal içeriği sayesindeki kümeslerdeki bit ve haşerelere son verir. Hayvanların yaşam koşullarını ve refahını arttırmanın en ulaşılabilir yollarındandır. Dünyada bu amaçla takip edilen trendin yerli karşılığıdır.

Çiftlik Hayvanlarının Ortamlarını İyileştirmenin ve Refahını Arttırmanın Kolay Yolu

SRN-Animal, kümes ve ahırlarda kullanabileceğiniz yüksek emiciliğe sahip doğal minerallerden oluşan bir hayvan altlığıdır. Talaş ve çeltiğe nazaran koku tutucu ve ekstra emici özelliği ile öne çıkar. Doğal minerallerin yapısı sayesinde hayvan dışkısındaki zararlı mikroorganizmaları ve toksinleri tutar. Emici özelliği ile bakteri ve küfün üremesi için gereken ıslak ve nemli ortamı yok eder, hayvanlarınızı çok daha hijyenik bir altlığa kavuşturur.

İçeriğindeki yüksek amonyak tutucu özellikli  klinoptilolit sayesinde amonyak dönüşümünü azaltır, kümes içi solunum şartlarını iyileştirir. Amonyak kaynaklı tahriş nedeniyle oluşabilecek göz ve solunum rahatsızlıklarını en aza indirir. Kaolin ve zeolitin yüksek emici özelliği sayesinde altlığın hızlı bir şekilde kurumasını sağlar. Böylece sürekli ıslak ve asit zeviyesi yüksek zeminde bulunmaktan kaynaklanan ishal, göğüs yanığı gibi rahatsızlıkları önleyici etki görür.

SRN-Animal, %100 doğal minerallerden oluşması sayesinde ekolojik tarım faaliyetlerinde kullanılabilecek kuru, kokusuz ve stabilitesi yüksek gübre elde etmenizi sağlar.

SRN-Animal Hayvan Altlığının Önerilen Kullanım Şekli

Kümes Hayvanlarında: Talaş veya çeltiğin altına m2’ye 1,5-2 kg serilir.

Süt İneklerinde: Hayvan yatak bölgesinde her bir inek için m2′ ye 0.5-2 kg serilir. Haftalık tekrar edilir.

Atlarda: Tek başına serilmesi durumunda m2’ye 12,5 kg, talaş, çeltik veya saman ile kullanılması durumunda m2’ye 2,5-5 kg serilir.

Etlik piliç üretiminde: Metrekareye 1,5-2 kg olacak şekilde SRN-Animal serilir ve zemine yayılır. Ardından 2-2,5 cm yüksekliğinde talaş veya çeltik serilir. Altlık olarak sadece SRN-Animal kullanılması durumunda metrekareye 4-5 kg serilir. Nipel altlarına ve hayvanlar tarafından eşelenerek yenmesi durumunda seyrelen bölgelere altlık takviyesi yapılabilir.

 


Paket ve Ambalaj

1 000 kg big bag | dökme

DMRSÜREN Kimya Ltd Şti

0212 4421200-0216 4426626

05523307100-05325466184

www.kimyadeposu.com

by ozkancol ozkancol Yorum yapılmamış

Hayvan Yem Katkısında Magnezyum Oksit Kullanımının faydaları

Hayvan yemi katkı maddesi olarak magnezyum oksitin T.C. Yem Yönetmeliği Yem Kaynakları mevzuatında makro mineral olarak yer almasına karşın, ülkemizde premiks ve karma yeme katkı maddesi olarak katılması hala tartışma konusudur, fakat başta Avrupa olmak üzere insan ve hayvan sağlığını ön planda tutan ülkeler, magnezyum oksitin karma hayvan yemlerine koyulması gereğini parlomentolarında çıkardıkları  yönetmeliklerle [THE FEEDING STUFF ( England ) REGULATIONS 2005] karara bağlamışlardır.

 Magnezyum oksitin, büyük baş hayvanlarda belli başlı etkileri aşağıdaki gibidir;

 1 – Vücuttaki enzim sistemlerinin yapısını (kofaktör kısmını) oluşturan en önemli maddesidir, enzimlerin aktivasyonunda önemli rol oynar, kemik yapısı teşekkülü ve kas kontraksiyonlarında temel görevleri vardır. DNA nın iskeletini oluşturur*.

 2 – Çayır tetanisi, Mg noksanlığında, ilkbaharda meralarda beslenen sığırlarda ortaya çıkar. Rasyona Mg ilavesiyle önlenir*.

 3 –   Magnezyumun hayvanlar üzerinde rahatlatıcı ( Relaxing ) etkisi vardır. Magnezyum eksikliği, aşırı duyarlılık,     sinirlilik, yerinde durmama, kas seyirmeleri, diş gıcırdatma ve salya akıntısı ile belirginleşir*.

 4 –  Süt ve döl veriminde % 20 ‘ye varan artış,

 5 –  Mide ve bağırsağın düzgün çalışması,

 6 –  Kemik ve dişlerin yapısının güçlenmesi,

 7 –  Tırnak kırılmalarının önlenmesi,

 8 –  Et renginin aşırı kırmızılıktan normal pembeliğe dönüşmesi,

 9 –  Parazit hastalıklarına karşı savunmayı arttırması,

10 – Büyük baş hayvanın et veriminde artış,

11 – Kilo kaybını önleme gibi daha bir çok olumlu etkisi vardır.

12 – Hastalıklara karşı direnci arttırır**.

13 – Bağışıklık sistemini güçlendirir**.

14 – Kan dokusunun kendini yenilemesini sağlar**.

15 – Dolaşım sistemini güçlendirir**.

 

Magnezyum oksitin, kanatlı hayvanlarda belli başlı etkileri ise;

 

1 – Kemik yapısını güçlendirdiği için kanat ve ayak kırılmalarını minimuma indirmesi,

2 – Taşlığın daha rahat çalışmasını sağlaması,

3 – Büyümeyi hızlandırma,

4 – Tüylerin parlaklığının artaması,

5 – Yumurtanın sarısında renk farklılığı oluşması,

6 -Yumurtanın kabuğunun tahammül süresinin uzaması ve kabuğunun kalınlığının artması gibi etkileri mevcuttur.

7 – Yumurtanın besin değerini arttırır**.

8 – Kas yapısını güçlendirir**.

Magnezyum oksitin hayvanlarda strese bağlı rahatsızlıklara, kas kasılma sorunlarına, gıda eksikliğinden ileri gelen Deficiency rahatsızlığının da tedavisinde de kullanıldığı yine bu yönetmelikle kanıtlanmıştır.

 

Finlandiya’nın Helsinki Üniversitesinde yapılan çalışmalar [University of Helsinki, Dept.of Animal Science, Publications] göstermiştir ki, 600 kg ağırlığındaki bir büyük baş hayvan bünyesinde 240 g Manyezit barındırmalıdır. Manyezitin % 70 oranında kemiklerde depolandığı, enzimlerin doğru çalışmasında, hayvanın sinir sisteminde çok önemli role sahip olduğu ve büyük baş hayvanın Mg dengesini koruyabilmesi için günde en az 1,8 gr MgO alması gereği de yine bu yayınla avrupada kabul görmüştür.

 

Magnezyum oksitin karma yem üretiminde tozlanmayı minimuma düşürdüğü gibi, yem üzerinde parlaklıkda oluşturmaktadır.

 

Hayvanların manyezit ihtiyaçlarını sadece magnezyum oksitden sağlayabileceklerinide THE FEEDING STUFF (ENGLAND) REGULATIONS 2005 kararlaştırmıştır.

 

MAGNEZYUM


Magnezyum, yeryüzü üzerindeki canlıların gelişimi ve sağlıklarını sürdürebilmeleri için gerekli temel bir elementtir. Magnezyum kemik şekillenmesinde önemli olup, kalsiyum ve fosfor ile yakın ilişkisi olan temel bir mineraldir. Hayvan vücudunda toplam ağırlığın ortalama %0,05’i kadar bulunmaktadır. Vücuttaki magnezyum ortalama %70’i iskelette, başta karaciğer ve kaslar olmak üzere %29’u yumuşak dokularda ve %1’i ise vücut sıvılarında bulunur. (***)


Magnezyum kaynağı:


Yem maddeleri magnezyum açısından çoğu zaman yetersiz kaldığından, hayvanlardan yüksek performans ve verim elde edebilmek için, yemlere magnezyum oksit takviyesi yapılması önemlidir. (***)


Magnezyum Fizyolojik Fonksiyonları ve Metabolizması :


Magnezyum, vücutta çok önemli fizyolojik fonksiyonlara sahiptir. Magnezyum, kemik ve dişlerin bütünlüğünün sağlanmasında önem taşımaktadır. Ayrıca karbonhidrat metabolizması ile ilişki olarak enzim sisteminin aktivasyonunda, mineral ve elektrolit dengenin sağlanmasında önemli etkisi vardır.

Magnezyum, tiamin pirofosfatın kofaktör olduğu bazı enzim sistemlerinin aktif bir unsurudur. Pirüvik asit karboksilaz, pirüvik asit oksidazı aktive eder. ATP (Adenozin trifosfat), ADP (Adenozin monofosfat) ile komplex oluşturur. Magnezyum; kas kontraksiyonlarında, protein, nükleik asit, yağ ve koenzim sentezinde, selüloz sindiriminde, glikozun vücutta değerlendirilmesinde, metil grubu transferinde, sülfat, asetat ve format aktivasyonunda, oksidatif fosforilasyonda, oksidatif fosforilasyonda, asit-baz dengesinin korunmasında ve pek çok fizyolojik olayda önem taşır. Magnezyum büyük bir çoğunluğu kemiklerde depo edilir.

Tüketilen magnezyum ortalama, %30-50’si ince bağırsaktan emilir. Hayvan yaşlandıkça magnezyum emilimi azalır. Ruminantlarda rumenden oldukça fazla miktarda magnezyum emilebilir. Kalsiyum, fosfat, okzalik asit, fitat (tahıllarda) ve uzun zincirli doymuş yağ asitlerinin yüksek düzeyde tüketimi, magnezyum emilmesini olumsuz etkiler. Toprağın fazla miktarda potasyumlu ve azotlu gübreler ile gübrelenmesi yem bitkilerinde bulunan magnezyumun yararlanma derecesini düşürür. Magnezyum emilimini; protein, laktoz, vitamin D, büyüme hormonu ve antibiyotikler arttırır. Hayvan matobolizmasında magnezyumun vücuttan atılımı idrar ve dışkı yoluyla olmaktadır. (***)

 

Magnezyum Gereksinimi


Hayvanlarda magnezyum gereksinimi; türe, verim yönüne, verilen magnezyum elementinin kimyasal formuna ve rasyonun yapısına bağlıdır. Rasyondaki pek çok faktörler, magnezyum emilimini ve dolayısıyla magnezyum gereksimini etkiler. Magnezyum gereksinimini etkileyen rasyona ait faktörler, K,N,Ca,P,Al,Fe,Na, protein, yağ, organik asitler, karbonhidrat çeşidi, iyonoforlar, magnezyum düzeyi, yemleme sıklığı olabilir. Azot ve potasyumlu gübrelerin kullandığı meralarda otlayan yüksek verimli süt ineklerinde magnezyumun yararlanılabilirliği azalır.


Laktasyon dönemindeki ineklerin rasyonlarında kuru maddede %0,18-0,20 düzeyinde magnezyum bulunması yeterli olmaktadır. Körpe ot tüketen hayvanlarda ve yüksek süt verimine sahip ineklerde bu oran %0,25-0,30’a çıkartılmalıdır. Çayır tetanisini önlemek amacıyla ineğin verim düzeyine ve rasyonun bileşimine bağlı olarak günde 6-20 g magnezyum ilavesi gereklidir.


Gebe sığırların rasyonlarında kuru madede %0.16 magnezyum yeterlidir. Süt emen buzağıların her 1 kiloğram canlı ağırlık için duydukları magnezyum ihtiyacı günlük 12-16 mg kadardır. Laktasyon dönemindeki ineklerde yaşama payı olarak toplam magnezyum ihtiyacı günde 12-14 kadardır ve buna her kiloğram süt için 0,6 ilave edilir.


Besi sığırlarının magnezyum gereksinimi; günde 20-30 mg/kg canlı olmaktadır. Ayrıca besi sığırlarını çayır tetanisinden korumak için de MgO takviyesi gereklidir.


Kuzularda, gebeliğin son dönemindeki koyunlarda ve laktasyondaki koyunlarda, magnezyum ihtiyacı;
sırasıyla rasyon kuru maddesinde %0,12; 0,15 ve 0,18’dir. Laktasyondaki koyunlar azot ve potasyum bakımından zengin meralarda otlatılıyorsa veya rasyondaki yem maddeleri azot ve potasyumlu gübrelerin kullanıldığı topraklarda yetişen ürünlerden oluşmuş ise, rasyondaki minimum magnezyum düzeyi kuru maddede %0,20 olmalıdır. Koyunları çayır tetanisinden korumak amacıyla MgO takviyesi gereklidir. (***)

 

Magnezyum yetersizliği:


Hayvanların özellikle streste bulunduğu ortamlarda, yağ ve/veya kalsiyum fazla düzeyde tüketilmesi gibi rasyona ait dengesizlik, magnezyum yetersizliğini arttırır.


Magnezyum eksikliği; sadece sütle ya da düşük magnezyum kapsayan rasyonlarla beslenen genç hayvanlarda oluşur. Erişkinlerde ise magnezyum yetersizliği sonucu çayır tetanisi görülür. Kan serumunda ortalama 2,5 mg/100ml magnezyum bulunup, bu düzey 0,5 mg/100ml’ye düşerse hipomagnezemik tetani (laktasyon, çayır tetanisi) adı verilen metabolik bir hastalık sığır ve koyunlarda şekillenebilir. Böyle hayvanlarda iştah azalır, canlı ağırlık azalır, verim düşer ve aşırı bir hassasiyet oluşur. Bu arada solunum ve salivasyon artar, tetani ve konvülsiyonlar tetani ve konvülsiyonlar oluşur. Çayır tetanisi, yemin mineral bileşimi, toprak özellikleri, toprağa gübre uygulamaları, mevsim, sıcaklık, hayvan türü, ırk ve yaşından etkilenen metabolik bir hastalıktır.
İlkbaharda doğum yapan ineklerde, buzağılamadan sonraki birkaç hafta içerisinde, çayır tetanisi oluşma ihtimali daha fazladır. Hayvanlarda yaş ilerledikçe iskelet magnezyumunu mobilize etme yeteneğinin azalmasından dolayı daha yaşlı hayvanlarda çayır tetanisine karşı duyarlılık artmaktadır. Örneğin süt emen buzağılarda magnezyumun yararlanılabilirliği %70 kadarken daha sonra %30-50’ye kadar düşmektedir. Dişi hayvanlar, çayır tetanisine karşı daha duyarlıdır. Özellikle buzağılarına bakan ve süt verme döneminde olan inekler, daha duyarlıdır. Gebe hayvanlarda bu durumdan dolayı, bazen ölüm görülebilir. Azot ya da potasyumlu gübrelerin kullanıldığı topraklarda bile yetişen körpe otların fazla tüketilmesi, çayır tetanisinin en önemli nedenlerindendir. Böyle meralardan elde edilen kaba yemlerde yüksek düzeyde bulunan azot ve potasyum, magnezyum bağırsaktan emilimini olumsuz yolda etkiler. Aynı şekilde rasyona, yüksek düzeyde kalsiyum, fosfor ve aliminyum ilavesi de magnezyum emiliminin azalmasına yol açar.

 

Rasyondaki ani değişiklikler veya rasyonun yetersiz magnezyum eksikliğine bağlı değişikliklerin oluşmasına, yani hayvan sağlığının bozulmasına, metabolizmasının olumsuz yönde etkilemesine, özellikle süt verimi ve canlı ağırlığın düşmesine yol açar. Bundan dolayı da sığır ve koyun yemlerine MgO takviyesi yukarıda da belirtilen nedenlerden ötürü kesinlikle gereklidir. (***)

Türkiye genelinde hayvanlarda görülen MgO eksikliğine bağlı hastalıkların giderilmesinde karma yemlerde ton başına 7 kg Magnezyum Oksit kullanımı kesinlikle gereklidir.

 

Magnezyum Oksitin Karma Yemde Kullanımı:

Büyük baş hayvanlar için hazırlanan 1 ton karma yeme 8 – 10 kg arası Magnezyum Oksit katılmalıdır. 

Aşağıdaki resimde bir büyük baş hayvanın Mg döngüsü gösterilmektedir.

Detaylı Bilgi için:DMRSÜREN Kimya Ltd Şti

0216 4421200-05523307100

 

by ozkancol ozkancol Yorum yapılmamış

SEPİYOLİT MİNERALİNİN TAVUK YEMLERİNDE KULLANILMA OLANAKLARI

SEPİYOLİT MİNERALİNİN TAVUK YEMLERİNDE KULLANILMA OLANAKLARI

Sepiyolit, fillosilikat grubuna dahil,magnezyum hidrosilikatten ibaret doğal bir kir mineraldir. Lifsi ve lif boyunca devam eden kanal boşlukları vardır.Sepiyolit,1847yılında Glocker tarafından ‘’mürekkep balığı’’ anlamında Yunanca ifadeden köken almıştır. Kimyasal olarak Sİ12Mg9O3OH6(OH2)4, 6H2O ((Mg2H2(SİO3)3.XH2O))’dır.Isıl muameleye karşı hassas, asitli muameleye duyarlıdır. Absorban, kollaidal ve katalitik özellikleri bu hassasiyete bağlı değiştirilebilir. Ülkemizde farklı sepiyolit oluşumları vardır. Konya-Yunak (lületaşı), Eskişehir-Sivrihisar/Mihalıçcık-Yunus Emre(sedimenter sepiyolit ile Na sepiyolit) üretimleri örnek verilebilir. Ayrıca Bolu Kıbrıscık, Çankırı-Orta (Al, Fe sepiyolit) üretimi vardır. MTA Eskişehir, Ankara sepiyolit çalışmalarında lif boyu 2-5 mm arasında bulunmuştur. İspanya ise dünya üretiminde ön sırada yer alıyor.

          Sepiyolit iğnemesi ve lifsi yapısı ile endüstriyel kullanım alanı bulmaktadır.

Sedimenter sepiyolite karşın hidrotermal kökenli oluşumlarda kansorejen etki  bildirmiştir. İspanyol ve Türk sepiyolitlerinde düşük sitotoksisite ve genotoksisite, Çin sepiyolitinde ise daha yüksek etki bildirilmiştir. Lif boyu arttıkça kanserojen etki artmaktadır. Sedimenter tip olanlar 2-10 mm lif boyu, hidrotermal sepiyolitler ise 20 mm lif boyuna sahip olabilmektedir.

          Absorbsiyon sepiyolitin en önmeli özelliklerinden biridir ve su/nem,yağ absorbsiyonu olabilir.En önermlisi ise amonyak absorbsiyonudur. Bu durum koku içinde önemlidr. Hayvan barınaklarında altlık kokusunun azaltılmasını sağlar. Palet ve tablet yapımında görev alır, dolgu maddesi ve taşıyıcı madde olarak işlevseldir. Sepiyolit kedi-toprağı olarak geniş bir kullanım lanı bulmuştur.1m3 alanda 500-715 kg sepiyolit yer alır. Özellikle su emme kabiliyeti kedi-toprağı (cat-litter) kullanımında rol oynar. Ağır metalleri emme, tutma gücü su arıtmada etkinliğini arttırmaktadır. Nehir temizliğinde kullanım bulabilmektedir.

       Bileşiminde %50 üzerinde sepiyolit içeren kil kedi kumu olarak değerlendirilebilirken, %90 ve üzeri içerenler yem katkı veya taşıyıcı olarak değerlendirilebilir. Na-bentonit ağır killer gurubunda iken sepiyolit hafif killer (LWC) grubundadır ve palet bağlayıcı olarak kullanılabilir. Bentonit, lignosülfanat

ve diğer bağlayıcılardan  daha üstün bulunduğu belirtilmiştir.

        Nem içeriği yemlerde bozulmanın önemli bir etkendir ve yem hammaddelerinde maksimum nem seviyesi %13-4’ü aşmamalıdır. Peletlerin soğutulması esnasında fazla nem çekmemesi gerekir. Soğutucudan geçerken fazla nem almamalıdır ve ortam neminin emilmemesi önemlidir. Yemlerin taşınması esnasında gemilerde, konteyner ve kamyonlarda mikroorganizma gelişimi için ortam yaratmamalıdır. Bu durumda sepiyolitin absorban etkisi kullanılır.

        Yem kalitesinde hijyenik yapı önemlidir. Karma yem üretim aşamalarında mikrobiyal bulaşma olabilir. Küflerin metaboliti toksinler (örneğin aflatoksin) bu böbrek, karaciğer toksisitesinden, performans kaybına varan geniş bir spektrumda zararlara yol açarlar. Mikotoksin kontrolü amacıyla fiziksel, kimyasal ve biyolojik  yöntemler uygulanır. Kimyasal yöntemler içerisinde yer alan toksinlerin bağırsaklardan emilmelerine engel olarak dışarı atılmasını sağlayan adsorban maddelere HSCAS, Zeolit, Bentonit, Spesifik Killer (kaolin, sepiyolit ve montmorillonite), aktif karbonlar, kolestiralamin ve PVPP örnek verilebilir.

     Enzimlerde (b-glukanaz ve arabinoksilaz gibi) birlikte jejenum viskositesinde azalma, organik madde sindirilebildiğinde artış, NOP negatif etkisinde azalma gözlenmiştir. 20 g/kg yem katkısında produktif performansta önemli farklılık gözlenmemiştir. 12-35 kg aralıktaki domuzlarda enerji ve protein retensiyon katsayısını %5-6 geliştirmişitir.

      Başta aflatoksin olmak üzere mikotoksin zararlarını kontrol altına alır.Besinlerin bağırsaklaradan geçişini yavaşlatarak besin emilimini, dolayısı ile yemden yararlanmayı arttırabilir. Ağır metal toksinlere karşı olumlu etkisi vardır. Zengin gözenekli yapısı ve yapıştırıcılığı ile çok dengeli, yüzen pelet yapılmasını sağlar.      Yemlere %1 düzeyinde katılması halinde diyarede azalma, karkasta üniformite sağlanmış, canlı ağırlıkta üzerine veriler vardır. Yeme %1.5 katılması halinde aflatoksinin etkisinin azaldığı, yumurta veriminin arttığı, yermden yararlanmanın iyileştiğine ilişkin literatür verileri bulunmaktadır. Mikrobiyal popülasyon üzerine herhangi bir etkinin gözlenmediğine ilişkin bildirişler bulunmakla birlikte kimi çalışmalarda da kolonizasyonu azalltığı bildirimektedir

by ozkancol ozkancol Yorum yapılmamış

Pars S80 Elementel Sıvı Kükürt

Pars S80 Elementel Sıvı Kükürt

Pars S80 Elementel Sıvı kükürt; elementel formda olması nedeniyle toprak ıslahında ve toprak pH düzeyini ayarlamada kullanılabilecek etkin bir üründür. Damlama, yağmurlama, holder ve sırt pompaları ile kullanıma uygundur. Partikül çapları 1 – 12 mikron aralığı seviyelerindedir. Sera örtüsüne zarar vermez. Kullanım miktarları toprak pH düzeyi ve yapısına göre farklılıklar gösterir. Uygulama sonrası ısıya bağlı olarak bir kaç gün içerisinde etkisini göstermeye başlar. Üzüm (Bağ), Soğan, Sarmısak, Nohut, Elma, Zeytin, Kiraz, Ceviz, Patlıcan, Karpuz, Kavun, Turunçgiller (Portakal, Mandalina, Greyfurt, Limon), Buğday, Arpa, Salatalık, Şeker Pancarı, Domates, Fındık, Biber, Havuç, Mor Havuç, Şalgam, Turp, yüksek pH’lı (Kireçli) Toprak, Yerfıstığı, Fasulye, Soya Fasulyesi, Mısır, Lahana, Marul, Kabak, Bal Kabağı, Pamuk, Patates ekiminde sıvı kükürdü kullanabilirsiniz.
Yüksek pH’lı topraklarda verim düşüşünün baş nedeni fosfor ve iz elementlerinin (demir, mangan ve çinko) hareket edemez hale gelmesidir. Bu sorunun hızlı giderilmesinin yolu sıvı kükürt kullanımıdır.
Sıvı kükürt bitki ve toprak uygulamaları;
-Damlamadan toprak uygulamasında 1-3 lt / da.
-Yağmurlamadan toprak uygulamasında 1-3 lt / da.
Ekim Öncesi : Ekim öncesinde boş tarlaya holderle dekara 1-5 lt sıvı kükürt uygulaması yapılır.

Yeşil Aksam : Kükürt uygulaması yağmurlama sulama ile yapılacaksa kükürt sulamanın ilk kısmında verilir, sonra sulamaya devam edilir. Böylece kükürt bitkinin yapraklarından yıkanarak toprağa indirilmiş olur.

Karışabilirlik Durumu : Yalnız kullanılması tavsiye edilir. Yüksek alkali maddeler ile (Demir sülfat, çinko sülfat vb.) karışmaz.

Sıvı kükürt +5, +30 derece aralığında depolanmalıdır.

• İçeriğinde SC formunda kükürt bulunur.
• Damlama ve yağmurlama sistemlerinde kullanılabilir.
• Sera örtülerine zarar vermez.
• Toprak ıslahında ve toprak pH düzeyini ayarlamada kullanılabilecek en etkin üründür.
• Organik tarımda; toprak ıslahında izin verilen ender maddelerden biridir.
• Bitkinin tüm gelişim dönemlerinde kullanılabilir.
• Ekim öncesi ve ekim anında kullanılabilir.
• Topraktaki kireci ve tuzluluk oranını en kısa sürede düzenleyen ve düşüren etkin bir üründür.
• Ürünlerin donmaya karşı direncini ve kışa dayanıklılığını arttırır.
• Gece ve gündüz arasında oluşan sıcaklık farklarını azaltır ve düzenler.
• Ürünün daha erken olgunlaşmasına yardımcı olur.
• Ürünün gerekli olan iz elementlerinin alımını kolaylaştırıp ürün verimini arttırır.
• Kuraklığa karşı toprağın direncini arttırır.

by ozkancol ozkancol Yorum yapılmamış

Grafit kullanım alanları ve önemi

Grafit; karbonun doğal formu-dur. Kimyasal formül olarak “C” ile ifade edilir ve karakteristik olarak altıgen kristal yapıya sahiptir. Mermer, şist ve gnays gibi metamorfik kayaçlar içerisinde oluş-maktadır. Diğer iki önemli karbon allotropu ise kömür ve elmastır. Grafiti doğal ve sentetik olarak iki ana sınıfı ayrılır ve doğal gra-fitinde üç farklı türü bulunmaktadır: • Sentetik Grafit • Doğal Grafit þ Pul (Flake) Grafit þ Amorf Grafit þ Damar Tipi (Vein) ya da Sri Lanka Grafiti Doğal grafitlerden pul ve damar tipi grafitler, grafitleşme derecesi ve elektrik özellikleri yüksek olan, iyi kristal yapıya sahip grafitlerdir. 2018 yılında dünya toplam grafit arzı 2,52 milyon ton civarında olup, bunun %62’si-1,57 milyon tonunu sentetik, %38-0,95 milyon tonunu doğal grafit oluşturmuştur. Doğal grafitin de %71’lik önemli bir bölümünü pul grafit, %1’den az kısmını Sri Lanka grafiti ve kalan %28’lik kısmı amorf grafit oluşturmak-tadır. Çin toplam sentetik grafit arzının %50’sini, doğal grafit arızının da %60’ını tek başına gerçekleştirmektedir. 1 Grafitin genel tüketim alanları içerisinde refrakter tuğlalar, özellikle manyezit karbon tuğlalar en büyük paya sahiptir. Üre-tilen doğal grafitin %14’ü-133 bin tonu batarya üretiminde, ağırlıklı olarak lityum bataryalarda kullanılmaktadır. Bunun yanı sıra elektrikli araçlar ve lityum batarya üretimine, bilinen büyük otomobil üreticilerinin 300 milyar doların üze-rinde yatırım yaptıkları ve bunun 100 milyar doların üstündeki kısmının lityum bataryalar için olduğu bilinmektedir. 2 Tüm bu yatırımlar ile birlikte 2028 yılında lityum batarya üretim kapa-sitesinin 2000 GWh/yılın üzerine çıkacağı ve tüm bu kapasite-nin kullanılabilmesi durumunda grafit talebinin 2,4 milyon ton olacağı tahmin edilmektedir. 3 Elbette bu olumlu senaryonun sonucu olarak ortaya çıkacak durumdur. Önümüzdeki 10 yıllık süreç içerisinde bu inşa edilen kapasitenin yarısı dahi kulla-nılsa, bataryalar için gerekli grafit, bugünkü kullanımın nere-deyse 10 katı olacaktır. Bu toplam doğal grafit üretiminden de fazla bir talebi ortaya çıkarmaktadır. Lityum Bataryalar ve Grafit kullanımı Lityum bataryalar oluşturan dört ana unsur vardır, bunlar ne-gatif elektrot olarak da bilinen anot, pozitif elektrot-katot, anot ve katot arasında bulunan ve iyonların geçişini sağlayan sıvı bir elektrolit ve son olarak da anot ve katotun birbirine temas ederek kısa devre olmasını engelleyen fakat iyon geçişine izin veren bir seperatör (bu ince bir plastik yaprak gibi de düşünü-lebilir). Maliyet olarak bakıldığında da katot %44’lük, anot da %16’lık payları ile en önemli maliyet kalemlerini oluştururlar. 4 Lityum bataryaların önemli bir kısmı son dönemde hızla geli-şen elektrikli araçlar tarafından kullanılır, elektrikli aracın yakla-şık olarak maliyetlerinin %25’ini oluşturur ve 5 önemli kritere göre değerlendirilir: • Enerji Yoğunluğu: Bataryanın litre ya da kg başına ne kadar enerji depolayabileceğini gösterir. 

Sipariş Hattı